Sultan Alparslan nasıl öldü sultanın mezarı nerededir
Sultan Alp Arslan, 1072 yılında çıkmış olduğu Batı Türkistan seferinde beklenmedik bir halde ve erken denilebilecek bir yaşta hayatını kaybetmiştir. Türk sultanının bir takım kaynaklar ve kimi araştırmacılar tarafından değişik anlatılan ölüm hikâyesi ve sultanın kayıp mezarı
Çünkü
Alp Arslan’ın o sırada kafasını meşgul eden daha önemli şeyler vardı; şundan dolayı Selçuklu Devleti için İslâm dünyasını test etmek Hristiyan Anadolu’ya hâkim olmaktan oldukça daha önemli bir husustu.
Sultan Mısır’daki Şiî tehlikesini peşinde bırakarak , çok köklü bir askerî sefere çıkamazdı. Ayrıca Bizans’a karşı düzenlenebilecek topyekûn bir Selçuklu saldırısı, bununla beraber Hristiyan dünyasının Bizans’ın yardımına koşmasını sağlayabilirdi.
Karşıdan Hristiyanlar, geriden Şiîler ve Selçuklu’nun egemenliğini zoraki kabullenen Karahanlılar ve Gazneliler de ne olursa olsun devreye girecek unsurlar içinde yer alırdı.
Bütün bunlar bir yana Sultan Alp Arslan, antlaşmayı yapar yapmaz derhal Anadolu’dan ayrıldı .
Selçuklu tarihçisi Aksarayî (ö. 1332-1333)31 de Sultan Alp Arslan’ın son seferi ve ölümü hakkında şu bilgiyi vermektedir:
Alp Arslan saltanatının son zamanlarında Mâverâünnehr’e yürüdü.
Kaynaklar ve alıntılar
Muharrem KESİK Alparslan iyi mi öldü
Sultan Alp Arslan Wikipedia
Sultan Alp Arslan’ın Son Seferi:
Batı Türkistan Seferi Sultan Alp Arslan’ın Malazgirt’te Bizans’ın güçlü ordusunu ağır bir mağlubiyete uğratıp artık Anadolu’da Selçukluların karşısında durabilecek bir askerî güç kalmamışken, kısaca Bizans İmparatorluğu’nun Selçukluları durdurabilecek hiçbir imkânı kalmamışken Sultan Alp Arslan Anadolu’yu istila edip İstanbul’u ele geçirip Bizans İmparatorluğu’na son vermek yerine, niçin İmparator Romanos’la antlaşma yapmış olup onu serbest bıraktı?Çünkü
Sultan Mısır’daki Şiî tehlikesini peşinde bırakarak , çok köklü bir askerî sefere çıkamazdı. Ayrıca Bizans’a karşı düzenlenebilecek topyekûn bir Selçuklu saldırısı, bununla beraber Hristiyan dünyasının Bizans’ın yardımına koşmasını sağlayabilirdi.
Karşıdan Hristiyanlar, geriden Şiîler ve Selçuklu’nun egemenliğini zoraki kabullenen Karahanlılar ve Gazneliler de ne olursa olsun devreye girecek unsurlar içinde yer alırdı.
Bütün bunlar bir yana Sultan Alp Arslan, antlaşmayı yapar yapmaz derhal Anadolu’dan ayrıldı .
Çünkü Batı Karahanlı topraklarından oldukça negatif haberler gelmekteydi.
Sultan Alp Arslan’ın bölgede idarecilik yapan oğulları Hârizm Meliki İlyas, Toharistan Meliki Ayaz ile Batı Karahanlı Hükümdarı Şemsü’l-Mülk Nasr arasındaki sürüp giden savaşlar bir türlü durulmuyordu.
Karahanlı hükümdarının Türkistan tarafında bulunmuş olduğu bir sırada Melik Ayaz, Buhara ve Semerkant üzerine akınlar düzenlemişti.
Bu Selçuklu akınlarını haber alan Nasr Han geri dönüp Ayaz’ın askerini bozguna uğratmış ve bir kısmını öldürmüş bir kısmını da tutsak almıştı.
Bu vakalarda kardeşi Ayaz’a yardım etmiş olduğu için sultanın kızı olan kendi karısını da aleyhine ve kardeşi Melik Ayaz lehine casuslukla itham edip Selçuklu Hatunu’nu döverek öldürmüştü.
İşte bu gelişmeler Sultan Alp Arslan’ı oldukca kızdırmış ve Batı Türkistan Seferi’ne çıkmaya zorunlu etmişti.
Sultan Eylül 1072 (Muharrem 465) sonlarında yaklaşık 200.000 benlik bir ordu ile damadı ve Batı Karahanlı Hükümdarı Nasr Han üzerine yürüdü.
Bu vaka Sıbt İbnü’l- Cevzî tarafınca (s. 48-49) biraz farklı anlatılır,
Sultan Alp Arslan’ın bölgede idarecilik yapan oğulları Hârizm Meliki İlyas, Toharistan Meliki Ayaz ile Batı Karahanlı Hükümdarı Şemsü’l-Mülk Nasr arasındaki sürüp giden savaşlar bir türlü durulmuyordu.
Karahanlı hükümdarının Türkistan tarafında bulunmuş olduğu bir sırada Melik Ayaz, Buhara ve Semerkant üzerine akınlar düzenlemişti.
Bu Selçuklu akınlarını haber alan Nasr Han geri dönüp Ayaz’ın askerini bozguna uğratmış ve bir kısmını öldürmüş bir kısmını da tutsak almıştı.
Bu vakalarda kardeşi Ayaz’a yardım etmiş olduğu için sultanın kızı olan kendi karısını da aleyhine ve kardeşi Melik Ayaz lehine casuslukla itham edip Selçuklu Hatunu’nu döverek öldürmüştü.
İşte bu gelişmeler Sultan Alp Arslan’ı oldukca kızdırmış ve Batı Türkistan Seferi’ne çıkmaya zorunlu etmişti.
Sultan Eylül 1072 (Muharrem 465) sonlarında yaklaşık 200.000 benlik bir ordu ile damadı ve Batı Karahanlı Hükümdarı Nasr Han üzerine yürüdü.
Bu vaka Sıbt İbnü’l- Cevzî tarafınca (s. 48-49) biraz farklı anlatılır,
Semerkant, Buhara ve Maverâünnehr hâkimi Şemsü’l-Mülk Tekin b. Tamgaç, Alp Arslan’ın kızkardeşi ile evlenmişti
Söylendiğine gore Şemsü’l-Mülk Tekin, kardeşini ülkeye egemen olması hususunda kışkırtması nedeniyle eşini öldürmüş, hemen sonra da Sultan Alp Arslan, Şemsü’l-Mülk’ün kız kardeşi ile evlenmişti.
Bu arada Melik Ayaz ve Melikşah (Sultanın oğulları), Şemsü’l-Mülk’le savaşmak için Amuderya (Ceyhun)’yı geçtilerse de Şemsü’l-Mülk, onları yenilgiye uğratıp mallarını yağmaladı.
Yağmalanan şeyler içinde altın işlemeli bir leğen de vardı.
Ayaz ve Melikşah, Ceyhun’u geçip Horasan’a döndükleri vakit Şemsü’l-Mülk eşi olan sultanın kız kardeşine “onları Ceyhun’u geçmeleri için sen kışkırttın.” dedi.
Söylendiğine nazaran o, eşini tekmelemiş ve bundan dolayı de o ölmüştü
Bunu haber alan Sultan Alp Arslan ona karşı harekete geçti.
Bunun üstüne Şemsü’lMülk, sultana haber gönderip, “kız kardeşini öldürmediği” hususunda ona ant içti ve hatta kendi kız kardeşini sultana yollayıp onunla evlendirdi.
Sultan, Bizans imparatorunu yenilgiye uğrattıktan sonra Şemsü’l-Mülk’ün kız kardeşiyle gerdeğe girmiş ve onu çok sevmişti.
Sultan, eşi olan geline ait çeyizler içinde Melikşah’tan yağma edilen leğeni görmüş oldu ve kendi haline “Şemsü’l-Mülk bu leğeni bana, benim yüreğimi hoplatmak (korkutmak) ve oğlumun yenilgisini bana hatırlatmak için gönderdi.” dedi;
Söylendiğine gore Şemsü’l-Mülk Tekin, kardeşini ülkeye egemen olması hususunda kışkırtması nedeniyle eşini öldürmüş, hemen sonra da Sultan Alp Arslan, Şemsü’l-Mülk’ün kız kardeşi ile evlenmişti.
Bu arada Melik Ayaz ve Melikşah (Sultanın oğulları), Şemsü’l-Mülk’le savaşmak için Amuderya (Ceyhun)’yı geçtilerse de Şemsü’l-Mülk, onları yenilgiye uğratıp mallarını yağmaladı.
Yağmalanan şeyler içinde altın işlemeli bir leğen de vardı.
Ayaz ve Melikşah, Ceyhun’u geçip Horasan’a döndükleri vakit Şemsü’l-Mülk eşi olan sultanın kız kardeşine “onları Ceyhun’u geçmeleri için sen kışkırttın.” dedi.
Söylendiğine nazaran o, eşini tekmelemiş ve bundan dolayı de o ölmüştü
Bunu haber alan Sultan Alp Arslan ona karşı harekete geçti.
Bunun üstüne Şemsü’lMülk, sultana haber gönderip, “kız kardeşini öldürmediği” hususunda ona ant içti ve hatta kendi kız kardeşini sultana yollayıp onunla evlendirdi.
Sultan, Bizans imparatorunu yenilgiye uğrattıktan sonra Şemsü’l-Mülk’ün kız kardeşiyle gerdeğe girmiş ve onu çok sevmişti.
Sultan, eşi olan geline ait çeyizler içinde Melikşah’tan yağma edilen leğeni görmüş oldu ve kendi haline “Şemsü’l-Mülk bu leğeni bana, benim yüreğimi hoplatmak (korkutmak) ve oğlumun yenilgisini bana hatırlatmak için gönderdi.” dedi;
Daha sonra da ona karşı harekete geçmek amacıyla büyük bir ordu hazırladı.
Söylendiğine nazaran sultan 200.000 atlı ve yayadan oluşan büyük bir orduyla harekete geçti
Söylendiğine nazaran sultan 200.000 atlı ve yayadan oluşan büyük bir orduyla harekete geçti
Sultan Alp Arslan’ın Öldürülmesi
Sultan Alp Arslan’ın ölümü birkaç kaynakta çok farklı anlatılmakta ise, İslâmî kaynakların çoğunda genel hatlarıyla aynı olayın ayrıntılarında farklı olarak anlatılmıştır.
XI.-XII. Yüzyılların tanınmış Ermeni tarihçisi Urfalı Mateos,9 Sultan Alp Arslan’ın öldürülmesi olayını şöyle anlatmıştır:
“Sultan Alp Arslan bütün İran askerlerini toplayıp Gehon olarak adlandırılan Büyük Cahun (Ceyhun) Nehri’ni geçti ve Sımırkhand (Semerkant) memleketini ele koymak suretiyle oraya girdi.
O, büyük bir ordunun başında olduğu biçimde mustahkem ve meşhur bir kale olan Hana (Berzem) üzerine yürüdü ve kuşattı.
Bu kalenin sahibi yürekli ve aynı zamanda azgın ve merhametsiz bir adamdı.
Sultan kaleyi günlerce muhasara altında tutup fazlaca sıkıştırdı.
O, bununla beraber kalenin reisini, atalarının topraklarının daimî sahibi kılmak şartıyla kendisine itaata davet etti.
Kale reisi fazlaca sıkıntılara göğüs gerdikten sonrasında sultana arz-ı ta’zîmat etmeye karar verdi.
O, korkulu bir plân düşündü.
O, gün karısı ve çocuklarıyla birlikte şenlik ve ziyafet yapmış oldu.
Davullar çaldırarak ve şarkılar söyleterek onlarla birlikte büyük sevinç içinde yedi ve içti.
Fakat geceleyin karısını ve üç oğlunu, sultanın eline düşüp ona köle olmamaları için vahşiyane bir surette kendi eliyle kesti.
O, ertesi sabahın köründe oğullarını kesmiş olduğu iki keskin bıçağı yanına aldı ve sultanın huzuruna gitmek suretiyle kaleden çıktı.
Sultan onun geldiğini haber alınca huzuruna getirilmesini emretti.
Reis huzura çıkınca eğildi, ama ona yaklaştığı sırada aniden sultanın üzerine atıldı ve çizmeleri içinde saklamış olduğu iki bıçağı çekti.
Onu sultanın huzuruna getirmiş olanlar bu sırada kaçtılar.
Vahşi bir hayvan gibi sultanın üzerine atılan adam, iki bıçağını da onun vücuduna sapladı.
Sultanın adamları ileri atılıp onu olduğu yerde öldürdüler.
Sultan üç yerinden yaralanmıştı ve fazlaca tehlikeli bir biçimde bulunuyordu ve şiddetli acılardan kıvranıyordu.
O, memleket halkının bundan haberdar olmaması için ordusuna ilerlemek emrini verdi.
Beş gün sonra vahim bir vaziyette olduğunu hissedip başlıca kumandanlarını ve Khocab’ı (Hâce Hasan et-Tûsî /Vezir Nizâmü’l-Mülk) yanına çağırdı.
Sultan hemen hemen bir çocuk olan oğlu Melikşah’ı onlara takdim edip:
“İşte ben yaralarımın tesiriyle ölüyorum, oğlum sizin hükümdarınız olsun ve tahtıma otursun”
Dedi.
Sultan bu lafları söyledikten sonra hükümdarlık kıyafetlerini çıkardı ve oğlu Melikşah’a giydirdi.
Onun önünde eğildi ve onu gözyaşları arasında Allah’a ve ileri gelen emîrlerine emanet etti. Sultan Alp Arslan, aynı günde ehemmiyetsiz bir erkek olan bir kürdün eliyle bu surette ölmüştü.
Melikşah, babasına halef olarak tahta çıktı ve babasının ölümünden sonrasında onun cenazesini beraberine alıp memleketine döndü ve babasını Marand şehrinde atalarının kabrine defnetti
Selçuklu tarihçisi Aksarayî (ö. 1332-1333)31 de Sultan Alp Arslan’ın son seferi ve ölümü hakkında şu bilgiyi vermektedir:
Alp Arslan saltanatının son zamanlarında Mâverâünnehr’e yürüdü.
Berzem Kalesi’ni kuşatıp aldı.
Kale komutanını yanında bir insanla sultanın huzuruna getirdiler.
Sultan konum ile alakalı sual sorunca Kale komutanı doğru cevap vermedi.
O zaman sultan onu öldürmelerini buyurunca adam, bıçağını çekerek sultana hücum etti. Köleler (Gulâm) onu engellemek istediler.
Sultan ok atıcılıktaki ustalığına güvenerek kölelerine (gulâmlarına) engel oldu.
Fakat oku ve yayı, feleğin alınyazısı ve kaza okuna müsait düşmediği için hasmı üstüne gelirken hedefini şaşırdı, adamı sıyırıp geçti.
Onun üstüne adam derhal yerinden kalkıp sultana darbe indirdi.
Sultan almış olduğu bu darbe ile hayatını kaybetti.
Alp Arslan’ın saltanat süresi 12 yıl idi.
Ondan sonrasında saltanat oğlu Sultan Melikşah’a geçti.
Sultan Alp Arslan’ın ölümü üzerine Şâir Hakîm Senâ’î-i Gaznevî’nin 54 beyitten oluşan kasîdesinin bir bölümünde;
Sultan Alp Arslan’ın Mezarı nerededir
Sultan Alp Arslan’ın ölümü üzerine Şâir Hakîm Senâ’î-i Gaznevî’nin 54 beyitten oluşan kasîdesinin bir bölümünde;
“Alp Arslan’ın başı, görmüştün, yükseklikte gök üzerine çıkmıştı.
Merv’e gel de toprak arasında Alp Arslan’ın vücudunu göresin!
Ecel ulaşınca mühlet sona erer, başına gelecek gelir; kaza erişince gözler kör olur.”
Derken Sultan Alp Arslan’ın mezarının Merv şehrinde bulunduğuna dikkat çeker
XIV. Yüzyıl Memluk tarihçilerinden Halil b. Aybek es-Safedî,
XIV. Yüzyıl Memluk tarihçilerinden Halil b. Aybek es-Safedî,
Melikşah’ın, babası Sultan Alp Arslan’ı Merv’de kendi meliklik döneminde yaptırmış olduğu medresede defnettiğini kaydeder
XII. çağ tarihçilerinden İbnü’l-Ezrak,
XII. çağ tarihçilerinden İbnü’l-Ezrak,
Sultan Alp Arslan’ın Isfahan’da defnedildiğini kaydederek değişik bir şehri adres gösterir
İslâmî Kaynaklar,
İslâmî Kaynaklar,
Melik Çağrı Bey’in ve oğlu Sultan Alp Arslan’ın defnedildiği şehrin, bugün Türkmenistan sınırları içinde yer alan Merv şehri olduğunda birleşiyorlar
Sultan Alp Arslan'ın Vasiyeti
Sultan Alp Arslan, ölmeden ilkin başta Vezîri Nizâmü’l-Mülk olmak üzere ileri gelen adamlarının ve oğlu Melikşah’ın huzurunda aşağıda maddeler halinde gösterdiğimiz şu vasiyette bulundu:
- 1) Benden sonra oğlum Melikşah’ın hükümdar, Nizâmü’l-Mülk’ün de onun veziri olmasını ve her ikisine itaat etmenizi,
- 2) Kardeşim Kara Arslan Kâvurd Bey’e Fars ve yöreleri ile Kirmân’ın verilmesini, ek olarak belirlenecek miktarda para verilmesini ve eşimle (Seferiyye Hatun) evlenmesini,
- 3) Oğlum Ayaz’a, babam Davud (Çağrı Bey)Bey’e ait olan Belh’deki şeyleri ve 500.000 altının(dinar) verilmesini, Ayaz’ın, kardeşi Melikşah’a yardım etmesini,
- 4) Oğlum Melikşah’a da (ülkedeki) kaleler ve bunlara ilişik olan gelirlerin verilmesini, şayet kardeşi Ayaz yahut amcası Kavurd kendisine verilenlere razı eğer olmazsa onlarla savaşılmasını ve bunlara verilecek malı, yapacağı mücadeleye masrafını vasiyet ediyorum
Kaynaklar ve alıntılar
Muharrem KESİK Alparslan iyi mi öldü
Sultan Alp Arslan Wikipedia
Yorum Gönder for "Sultan Alparslan nasıl öldü sultanın mezarı nerededir "