ÜÇ KUTSAL KİTAPTA KURBAN
Üç Kutsal Kitapta Kurban Konusu :
Allah'ın emirlerini bir kitapla bildirdiği peygamber sayısı dörttür.
Bu kutsal kitaplardan
Zebur Davud peygambere ;
Tevrat Musa peygambere ;
İncil İsa peygambere ve
Kur'an Hz Muhammed peygambere indirildiği kabul edilen Tanrı buyruklarını içerir.
Kurbanın kökeni

Tevrat'ta Kurban:
Tamamı 39 kitaptan oluşan Eski Ahit'in hemen her kitabında kurban konusuna değinilmiştir.
Neyin, ne zaman, nasıl, hangi hayvanın, hangi normlarda, yağından derisine, budundan kellesine tüm organların ve diğer kısımlarının ne tür işlemlere tabi tutulacağı en ince ayrıntısına kadar anlatılmıştır.

Kain ve Habil : "Ve Kain günler geçtikten sonra toprağın semerisinden Rabbe takdime getirdi.
Ve Habil kendisi de sürünün ilk doğanlarından ve yağlarından getirdi.
Ve Rab Habil'e ve onun takdimesine baktı; fakat Kain'e ve onun takdimesine bakmadı" (Tevrat ; Tekvin 4/3-5)
Kain (ilkdoğan) takdimesinin kabul görmemesinden dolayı öfkelenir ve Hain'i (ikincidoğan !) öldürür.
Tanrı da toprağı ve Kain ile soyunu lanetler.
Burada ilkel topluluklarda görülen ilk doğan hayvanın , ilk ürünün , ilk doğan çocuğun kurban edilmesi motifleri görülür.

Çıkış kitabında Musa'ya yönelik açık bir şekilde şöyle denilir:
Bütün ilk doğanlar benimdir ; ve inekten ve koyundan, bütün hayvanların ilk doğan erkeklerin hepsi benimdir.
Ve eşeğin ilk doğanı için bir kuzu fidye vereceksin; ve eğer fidye veremeyeceksen, o zaman onun boynunu kıracaksın.
Oğullarının bütün ilk doğanları için fidye vereceksin.
Ve kimse önümde eli boş görünmeyecek .
Kendi toprağının turfanda'larından ilkini senin Allah'ın Rabbin evine getireceksin.
Tevrat kurban etinin yağlarınının yenmesini yasaklar , yakılmasını emreder
Hayvan yağının yenmesi, İsrailoğulları'na Tanrı tarafından yasaklanmıştır.
Öküz, koyun, keçi gibi hayvanların her neresinden olursa olsun yağlarının herhangi bir işte kullanılabileceği , ancak kesinlikle bunlardan yenmemesi gerektiği, bunların yakılan takdimeler olarak Tanrı'ya sunulması özellikle vurgulanır. (Tevrat; Levililer,1-18)
Nuh tufanından sonra Nuh ve ailesi karaya çıkar.
Kendilerini bağışlayan Rabbe şükranlarını sunar: "Ve Nuh Rabbe bir mezbah yaptı, ve her temiz hayvandan ve her temiz kuştan aldı, ve mezbah üzerinde yakılan takdimeler arzetti.
Ve Rab hoş kokuyla kokladı;ve Rab yüreğinde dedi:
Adamın yüzünden artık toprağı tekrar lanetlemiyeceğim" (Tevrat ; Tekvin, 8/20-21)
İsrailoğulları gelmeden önce Kenan ülkesinde ,yeni doğmuş ilk çocukların kurban edildiği bilinir.
İbrahim'in oğlu yerine hayvanı kurban etmesi gerektiği Rab tarafından bildirilince, Yahudilikte İnsan kurban olayı bitmiştir.
İbrahim peygamberin ilk doğan oğlu İsmail olmasından ve kurban ritüeline göre onun kurban olarak sunulması gerekmektedir.
Lakin İsmail cariyeden olma olduğu için ,Yahudilikte İshak ilk doğan olarak kabul görür.
Bu sebepten dolayı kurban olarak sunulan oğul hangisidir tartışmaları olur.
Tevratta ve İncil de İshak kurban olarak belirtilirken ,
Kur'an da İbrahim peygamberin hangi oğlunu kurban olarak götürdüğü belirtilmemiştir.
Genel bütünlüğe baktığımızda Tevrat'ta kanlı kansız iki çeşit kurban olayı vardır.
Ve Evrensellik anlamında
"Ben sana, sen bana ver"
Pirensip'lerine dayanır.
İlk çocuk, çoğunlukla bir tanrının çocuğu olarak görülürdü, hatta arkaik Doğu'da evlenmemiş kızların tapınakta bir gece geçirmeleri ve tanrı (onun temsilcisi,rahip veya elçisi,"yabancı") tarafından hamile bırakılmaları adet olmuştu.
Bu ilk çocuğun kurban edilmesi
Tanrıya ait olanları ona geri verilmesi demekti.
Böylece genç kan, tanrının tükenmiş enerjisini artırıyordu (zira doğurganlık tanrıları dünyayı sürdürme, bolluk sağlama çabasında kendi tözlerini tüketiyorlardı; dolayısıyla onların da periyodik olarak yenilenmeleri gerekiyordu) ve bir anlamda ,
İshak Tanrının oğluydu, zira Sara doğurganlık çağını geçtikten çok sonra İbrahim ve Sara'ya verilmişti." (Eliade, 1994)
İncil'de Kurban:
Yeni Ahit'te Tanrı her nedense artık türleri ve nitelikleri belirtilmiş hayvanlardan, buğdaydan, undan, ekmek ve yufkadan, şaraptan kurban istemez.
İsa peygamberin yaydığı din bir önceki peygamberlere dayanıyorsa da kurbana ilgi göstermemiştir.
İncil, kurbana ilişkin açıklamalarında, kendinden önce kurban kapsamı içinde Tanrı'ya akıtılan kanların insanı yetkinliğe erdiremediğini vurgular.
Kan akıtarak günahlardan arınılamacağını belirten İsa, Ümmetine kurban bağlamında kan akıtmamasını öğütler.
İncil'de İsa ve 12 öğrencisinin "Fısıh Bayramı" dolayısıyla birlikte yedikleri bir yemekten söz edilir.
Son Akşam yemeği olarakta bilinir.
Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükran duasını yapıp ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi.
'alın ,yiyin'
Dedi 'bu benim bedenimdir'.
Sonra bir kase alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek
'hepiniz bundan için'
Dedi. 'çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır" (İncil, Matta;26/26-28 , Markos;14/22-24 , Luka; 17-22 , Paulus: Korinthoslulara I.Mektup;11/23-25)
İsa'nın da belirttiği gibi ekmek onun etini,
Şarap ise onun kanını simgelemektedir.
İncil, Tevrat'ta Salem kralı ve kahin Melkisedek'in İbrahim'i kutsayışını özellikle vurgular. (İncil;İbraniler 7)
Büyük olasıkla şarap ekmekle ilgili bu ritüel, Melkisedek'in uygulamasından kaynaklanmaktadır.
Ayrıca Harris, "Eucharist" ayininde rahip ve cemaatin yediği yufka biçimindeki mayasız ekmeğin adının (wafer) "host" odluğunu, bu sözcüğün Latince kurban anlamına gelen "hostis"ten türediğini belirtmektedir.
İsa peygamberin dininde kanlı kurban yoktur.O son kurbandır.
Özellikle Aziz Paul, kurban kesmenin dindarlık olamıyacağını vurgulamıştır.
İsa'yı vaftiz eden Vaftizci Yahya, O'nun Mesih olduğunu ilan ederken şu ifadeyi kullanmıştır.
"İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı kuzusu!"
(İncil;Yuhanna,1/29)
İsa'nın çarmıha gerilmesi olayı, İncil'in öğretisi adına Tanrı ile Yahuda halkı arasında yeni bir sözleşmenin, şükran göstergesi olarak son kurban ritüelini simgelemektedir.
Buradaki Kutsal Yasa her ne kadar tanrısal olarak betimlensede İncil'in konumuzla ilgili bütünlüğü içersinde bunun, toplumun küçük yasası olduğu düşüncesi daha güçlü görünmektedir.
Çünkü İsa, o gün için var olan, kökleri çok gerilere giden inanç sisteminin ve buna dayalı olarak kurban ritüelinin, doğaüstü bir güçle hiçbir ilgisi olmadığının, tüm ritüeller gibi dinsel ritüellerin de Durkheim'in ileri sürdüğü gibi "toplumun heyecanları ve buna dayalı tezahürler" olduğunun bilincine varmış bir görünüm sergilemektedir.
Kur'an da Kurban:
Tek tanrı kitapların sonuncusu olan Kur'an da kurban bizim ele aldığımız anlamda üç ayrı yerde geçer.
Maide süresi 27.ayet -
Hacc süresi 28,34,35,36,37 ayetler -
Kevser süresi 2.ayet.
Bunun dışında Akhaf süresinin 28.ayetinde geçen kurban sözcüğü, bağışlayan,affeden, ilah, şefaatçi anlamında kullanılmıştır.
Ey, Muhammed! Onlara, Adem'in iki oğlunun kıssasını doğru anlat ;
İkisi birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki edilmemiştir.
Kabul edilmeyen "and olsun seni öldüreceğim" deyince, kardeşi "Allah ancak sakınanların takdimesini kabul eder" demişti" (Maide 5/27)
Ta ki kendi menfaatlerine şahid olsunlar;
Allah'ın onlara rızk olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken O'nun adını ansınlar.
Siz de bunlardan yiyin, çaresiz kalmış yoksulu da doyurun." (Hacc 22/28)
Kur'an da Tevrat'taki gibi Tanrı'ya ve kahine (din adamı) de pay verilmesi gerektiği vurgulanmamıştır.
Her ümmet için Allah'ın kendilerine rızk olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O'nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık" (Hacc 22/34-35)
İşte kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık.
Onlarda sizin için hayır vardır.
Bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın.
Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin.
Şükrederseniz diye böylece sizin buyruğunuza verdik.
Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah'a ulaşacaktır.
Allah'a ulaşacak olan ancak sizin O'nun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibadettir.
Size doğru yolu gösterdiğinden, Allah'ı yüceltmeniz için onları böylece sizin buyruğunuza vermiştir.
Ey Muhammed !İyilik yapanlara müjde et." (Hacc 22/36-37)
Bu ayette deve ve sığırın kesim işlemi anlatılırken hayvanın bağlı olması belirtilmektedir.
Yan üstü düşüp ölünce biçiminde söylenmesi de Arapların İslamiyet öncesi kurbanlarını genellikle boğazın dikine yarılarak sunulduğu bilinmektedir.
Bir olasılıkla ,Araplar deve ve sığır cinsi kurbanları yatırmadan, çökertip bağlayarak ve gırtlağı dikine yararak kesiyorlardı.
Etinin ve kanının Allah'a ulaşmayacağı açıkça da belirtilmiştir.
Kurbanda asıl olanın , niyet ve ibadet olduğu vurgulanmaktadır.
Yani Kur'an da Allah kendisi için kan akıtıp kurban kesilmesini istememekte ve bunlar aracılığıyla bir antlaşma önerisinde bulunmamaktadır.
İbrahim'in oğlunun kurban verilmesi olayında isim geçmez.
Lakin : "Ona iyilerden olan İshak'ı peygamber olarak müjdeledik.
Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık" der . (Saffat 37/112-113)
Kevser süresinin 2.ayetiyle Hicret'in ikinci yılında gerekli şartları taşıyan Müslümanlara kurban kesmek zorunlu kılınmıştır.
Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes" buyruğu yer almaktadır.
Çeşitli kaynaklarda bu "inhar" sözcüğünün açık olmadığı vurgulanmaktadır.
Allah'a yaklaşmak için Allah dışında yakınlık aracı (kurban) seçilen hiçbir şeyin insana faydası olamayacaktır.
İslam bilginleri söz birliği ile tespit etmişlerdir ki, Kur'an daki kurban kes emri bir farz (kulluk borcu) olarak yalnız Hz.Peygamber'e hitap eder.
Diğer Müslümanların kurban kesmeleri onlar üzerine bir farz değildir.
Burada normal kurban ibadetiyle, bir Müslümanın nezir (adak) yoluyla kendisine farz haline getirdiği kurban kesmeyi birbirine karıştırmamak gerekir.
Adak veya keffaret icra şekli kurban kesmek de olsa ayrı bir yükümlülüktür.
Adak adayan kişi ve akrabaları bu etten faydalanamaz.
Ve Hac İslam şartlarından biridir.
Kurban her yıl , Hac ise ömürde bir kez yerine getirilir.
Ayrıca Hac bir farz olduğu halde kurban sünnettir.
Hac'ta kurban şartı yoktur.
Bu hacca niyet eden hacı, kurbanını kendi memleketinde keser ve kendi halkının istifadesine sunabilir.
Dolayısıyla Anadolu'daki Müslüman topluluğunda kurban bayramlarında uygulanan kurban olgusunun İbrahim'in kurbanıyla ilgisi yoktur.
En azından bunu, ritüelin uygulanması açısından rahatlıkla söyleyebiliriz.
Çünkü, İbrahim'in oğlu yerine bir koçu kurban etme ritüeli,
Tevrat'ta belirtildiği gibi kesildikten sonra tamamı yakılarak gerçekleştirilen bir ritüeldir.
Oysa Müslümanlıkta kurbanın asıl amacı etinin yenmesi veya dağıtılmasıdır.
Kurban sünnettir, farz değildir .
Kurban, insanın şuuraltındaki "boğazlamak, kan akıtmak" hevesini tatmin ederek psikolojik bir hizmet sergilerken,
Bir yandan da yoksul grupların himayelerine yaramak suretiyle sosyal bir yardım kurumu olarak rol oynamaktadır.
Kurbanların eti, derisi ve varsa yünü, sütü yoksulun hakkıdır, hiçbir şekilde satılamaz, satılırsa da parası yoksullara aittir.
Kurban sahibi etin bir bölümünü kendisi için saklayabilir, bu etin 3'te 1'idir, üstüne çıkamaz.
Adak ise, nezirdir kurban değil ve adağın sahibi bu eti yiyemez.
Kaynak ve alıntı ; Gürbüz ERGİNER
Kurbanın Kökenleri ve Anadolu'da Kurban Ritüelleri,1997
Y.N.Öztürk -
Kur'an'ın Temel Kavramları- Kurban maddesi
Yorum Gönder for "ÜÇ KUTSAL KİTAPTA KURBAN "