Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Widget HTML #1

KÜTAHYA MİLLİ MÜCADELE YILLARI


Milli mücadelede Kütahya 

Milli Mücadele Dönemi 30 Ekim 1918 de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik olarak ayrıldığı belgelenmiştir. 

Kütahya o sırada kendisine bağlı kazalar olan Uşak, Gediz ve Simav ile birlikte bir sancaktır.
Mondros Mütarekesinden hemen sonra başlayan direniş çabaları 4–11 Eylül 1919 da toplanan Sivas Kongresiyle önemli bir atılım yapmıştır. 
Sivas Kongresinde seçilen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi, yeni bir meclis ve onun hükümeti kuruluncaya kadar idareyi devralmış ve alınan kararları bütün Anadolu illerine duyurmuştur. 

Kütahya Milli mücadele kahramanı İsmail Hakkı bey

Bölgedeki gelişmelerden pek memnun olmayan İngilizler o sırada Kütahya’da bulunan bir kısım cephaneyi İzmit’e taşımak istemişler ve böylece bölgede Milli Mücadelenin en önemli isimlerinden biri olan İsmail Hakkı Bey ilk kez ortaya çıkmıştır. 

Şehirden çıkarılmak istenen bu cephanenin Kuva-yı Milliye için büyük bir önemi vardır. 
Ali Fuat Paşa, bu nedenle faaliyete geçerek 350 kişilik bir müfrezenin kurulmasına ön ayak olmuştur. 

Binbaşı İsmail Hakkı Beyin komutasındaki müfreze 20 Eylül 1919’da Kütahya’ya girmiştir. İngilizler Eskişehir’e çekilmiş ve cephanenin şehir dışına çıkışını kesinlikle engellemek için Kütahya Eskişehir demiryolu üzerindeki Alayunt köprüsünü havaya uçurmuşlardır. 
Çerkez Ethem'in Kütahya yılları
1920 yılı yaz ayları, Çerkez Ethem isminin öne çıktığı aylar olmuştur. 
Çerkez Ethem 1920 yılı Haziran ayında başlayan büyük Yunan taarruzunu durduğu gibi, Balıkesir, Düzce ve Gönen’de çıkan isyanları da bastırmıştır. 
Çerkez Ethem artık, Kütahya ve Havalisi Kuva-yı Seyyare komutanıdır. 

Çerkez Ethem Yunan saldırısının gelişme yönlerini düşünerek yanındaki çetecilerden Priştineli İsmail Hakkı Bey’i Kütahya’ya göndermiştir. 

İsmail Hakkı Bey Kütahya’ya gelir gelmez Müdafaa-i Hukuk merkezine gönderdiği yazıda bazı isteklerde bulunmuştur. 
İsmail Hakkı Bey yayınladığı bildiride eli silah tutan bütün herkesin silâh altına alınacağını duyurarak, öte yandan kendi tespit ettiği miktarda silah ve cephane getireni seferberlikten muaf tutacağını da ilan etmiştir.

Kütahya'ya Yunan saldırısı 1920’nin Haziran ayında başlamıştır. 
Bu saldırılar Temmuzun ikinci yarısında belirgin bir biçimde durmuştur. 
Ancak, bunun nedeni Yunanlılar’a karşı gelişen direnişin çok güçlenmiş olması değildir. 

Yunanlılar, hem takviye bekledikleri hem de İtilaf Devletleri’yle Osmanlı Devleti arasındaki görüşmelerin sonucuna göre davranmak istedikleri için hareketlerini bilerek yavaşlatmışlardır. 

İsmail Hakkı Bey, Milli Alay için çadıra ihtiyaç olduğunu hesaplayarak tellallar aracılığıyla Ağustos ayı başında Kütahya halkından çadır istemiştir. 
Kütahyalılar’ın her yaz boyunca ılıca ve kaplıcalara gitme alışkanlığı olduğu için bir kaç gün içinde 400’den fazla çadır toplanmıştır. 
Mustafa Kemal Kütahya'da
Milli Alay yavaş yavaş kurulurken, Afyon’da bulunan Mustafa Kemal Paşa, İsmail Hakkı Bey’in daveti üzerine 6 Ağustos 1920’de Kütahya’yı ziyaret etmiş, istasyonda Kütahya Milli Alayını teftiş ederek, takdirlerini bildirmiştir. 

Kütahya’da birkaç saat kalan ve şehirden son derece olumlu izlenimlerle ayrılan Mustafa Kemal  Paşa, daha sonradan mutasarrıf Sait Bey’e Kütahya halkına karşı duyduğu derin takdir hislerini bildiren bir yazı göndermiştir. 
Kütahya Milli alayı
Kütahya Milli Alayı, 28 günde kurulmuştur. 
Milli alayın kurulduğu haberi Ankara’daki T.B.M.M. Reisi M. Kemal Paşa’ya, Ali Fuat Paşa’ya, Ethem Bey’e, Kütahya mutasarrıflığına birer telgrafla gönderilmiştir. 

Yukarıda belirttiğimiz gibi, Uşak 28 Ağustosta Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. 
Ali Fuat Paşa, Gediz’deki Yunan tümeniyle Yunan kolordusu arasında irtibat eksikliği olduğunu öne sürerek Gediz’e saldırmaya karar vermiştir. 

Ethem Beyin de desteklediği bu saldırıya genel Kurmay Başkanı İsmet Bey (İnönü) karşı çıktıysa da saldırı gerçekleşmiştir. 

24 Ekim sabahı saldırıya geçen 61. ve 11. tümen hiçbir ilerleme göstermemesine rağmen, toplu saldırı başladığını sanan Yunanlılar çekilmeye başlamış ve bir süre sonra 61. tümen kasabaya girmiştir. 
Gediz işgali
Ancak, durumu çok geçmeden kavrayan Yunan ordu komutanlığı Yunan tümenine gereken yardımı göndermiş, Gediz’in yeniden Yunan işgali altına girmesini sağlamıştır. 

Gediz yenilgisi büyük tartışmalara yol açmıştır. 
Ali Fuat Paşa görevden alınmış Moskova’ya büyükelçi olarak gönderilmiştir. 
Batı cephesi Batı ve Güney olmak üzere ikiye bölünmüş, Batı cephesi komutanlığına İsmet Bey, Güney cephesi komutanlığına Refet (Bele) Bey atanmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi mahalli kuvvetlerin muntazam ordu birliklerine haline getirilmesi hakkında karar alınca Ankara hükümeti Kuvay-ı Seyyare’yi muntazam bir süvari alayı haline getirerek Ethem Bey’in kumandasına vermek istiyordu. 

Fakat Ethem Bey hükümetin bu teklifini kabule yanaşmıyordu. 
Başka çare kalmayınca Garp Cephesi kumandanı Miralay İsmet Bey 11. ve 61. fırkaları Çerkez Ethem üzerine gönderdi. 

Fırkaların hareketini haber alan ve Kütahya’daki karargâhında bulunan Ethem Bey maiyetiyle birlikte 29 Aralık 1920 tarihinde Kütahya’yı terkederek Gediz’e çekildi. 

Kütahya'nın kurtuluş günü
30 Aralık’ta da hükümet kuvvetleri Kütahya’ya girdi.
Yunanlılar 10–11 Ocak’ta İnönü’de durdurulduktan sonra Batı ve Güney Cephesinin bütün birlikleri Ethem Bey’in üzerine yürümüşlerdir.

Çerkez Ethem’i takibe gelen kuvvetler Yunanlıların Yenişehir ve İnönü taraflarında harekete geçmeleri üzerine Kütahya’da fazla kalamayarak Eskişehir’e döndüler. 

İnönü muharebelerinde mağlup olan Yunanlılar yeniden taarruza geçmek için büyük bir hazırlığa başlamışlardı. 
Hatta Yunan Kralı Konstantin, İzmir’e gelerek ordusunun hazırlığını yakından takip ediyordu.

Eskişehir Kütahya muharebeleri
Yunan taarruzu 10 Temmuz’da başladı. 
Eskişehir ve Kütahya muharebeleri” adıyla bilinen bu çarpışmalarda Türk ordusu daha ziyade müdafaa taktiği uyguluyordu. 
Kâfi derecede hazırlık yapılamadığı ve mühimmat temin edilemediği için Yunanlıların ilerlemesine mani olunamıyordu. 

13 Temmuz’da Afyon, 
17 Temmuz’da Kütahya ve 19 Temmuz’da da Eskişehir Yunanlılar tarafından işgal edildi. 
Yunanlıların bu ilerleyişi Sakarya’da durduruldu.

Kütahya Yunan işgalinde bir sene kadar kaldı

Düşman kuvvetlerinin Anadolu içlerine doğru ilerleyişi Sakarya Meydan Muharebesiyle durdurulduktan sonra sıra bunların Anadolu’dan atılmasına gelmişti. 
Uzun bir hazırlık devresinden sonra Türk Ordusu 26 Ağustos 1922 tarihinde taarruza geçti. 

Türk kuvvetlerinin taarruzlarına dayanamayan Yunan kuvvetleri mevzilerini terkederek kurtuluşu kaçmakta bulmuştu. 
Fakat Türk Ordusu kaçmakta olan düşman kuvvetlerini Kuzeyden ve Güneyden çevirmişti. 

Artık büyük hayallerle Anadolu’ya çıkarma yapmış olan Yunanlıların ezilmesi işi kalmıştı. 
30 Ağustos’ta Mustafa Kemal muharebeyi bizzat kendisi idare ediyordu. 
Çekilen Yunanlılar amansızca takip ediliyordu. 
Aynı gün  süvari tümeni güneyden ilerleyerek Kütahya’ya girmeye muvaffak oldu.

Sonunda, 26 Ağustos sabahı başlatılan Büyük Taarruz’la Yunan ordusu adım adım Anadolu’dan sökülmeye başlanmış, 

Kütahya'nın kurtuluş günü 

30 Ağustos’ta Kütahya, 
1 Eylül’de Gediz ve Uşak kurtarılmıştır. 

Böylece kısa süren işgal devresi sona ermiş ve Kütahya ebediyyen Türk hâkimiyetine girmiştir

KAYNAKLAR:

T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dal
Mehmet Ali TİFTİK (Yüksek Lisans Tezi)

Yorum Gönder for "KÜTAHYA MİLLİ MÜCADELE YILLARI "