Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Widget HTML #1

YILDIRIM BEYAZIT VE TİMUR



Aşıkpaşazade anlatımı ile Beyazıt ve Timur

Bayezid Han Malatya'yı kimlerden aldı?
CEVAP.-Malatya'yı Türkmen' den aldı.
Ayrıca Divriği'yi Kürt'ten;
Gürün'den beri Behisni'yi (Besni) Türkmen'den aldı.
Bunlar da eskiden beri hüküm sürmediler.
Ertana'dan sonra o vilayet bunların ellerine girmişti, hükmettiler.

Sultan Bayezid o yerleri zaptedince o beyler zorda kaldılar ve Arap'a kaçtılar.

Ne zaman Timur tehlikesi ortaya çıktı, Mısır sultanı vasıtasıyla yine her biri kendi yerine geldi.
İşte o zamandan beri Mısır bunlara hükmeder oldu.
SORU.-
Peki Anadolu' dan Bayezid Han' dan kaçarak gidenlerin durumları nereye vardı?
CEVAP.-Bir kısmı Timur'a gittiler.
Bunlar Taharten, Germiyanoğlu, Düzme Aydınoğlu, Menteşeoğlu idi.

Bunlar arasında bir de İsfendiyaroğlu'nun elçisi vardı.
Fakat bunların her biri bir kılıkla varmışlardı.

Germiyanoğlu iblisi kalesinden veziriyle hapisten kaçıp ayıcı ve maymuncularla arkadaşlık ederek Timur' a geldi.

Menteşeoğlu saçını sakalını kazıtıp rezil bir halde vardı.
Aydınoğlu çerçilik ederek vardı.
İsfendiyaroğlu elçisiyle Taharten de köle kılığında vardılar ve beraber idiler.
Bunlar Timur'a gelip durumlarını bildirdiler, "Ey ulu bahtlı kişi! Bize merhamet et, biz pek ziyade mazlumuz." diye yalvardılar.

Fakat onu en çok tahrik eden Taharten'le Gerrniyanoğlu idi.
Çünkü biri hapisten kaçıp varmış, diğeri de oğul, kız ve hanımdan ayrı düşüp gitmişti.
Bunların yalvarmaları tesir etti ve tahrike bunlar sebep oldular.


Şiir 

Sen kınayarak şikayette bulunmadın, 
Tahrik edip sebep oldun ve Binlerce can mahvoldu. 
Timur' a bozgun ve yıkıcılık temelini kurdun, 
Böylece pek çok günahsız insan vatanından ayrıldı. 
Ölçüsü olmayan hesaba gelmez mal aldı" dediler. 
Bunun üzüntüsü, yası bizden uzak olsaydı, ne olurdu. 
Oğul, kız, kavim, kardeş ülkeden ayrıldı, 
Halkımız artık çuval eskilerini giyer oldu. 
Bütün varlık ve benliklerini unutup Allah'tan Bir kurtarıcı göndermesini isterler. 
"Biz ona karşı günah işlemedik. 
Hatta ona bir kılımız bile karşı gelmedi. 
Elimizde geçmez para bile bırakmadı, 
Şimdi bize yiyeceği bile dilenciler vermektedir. 
Derdimiz pek fazla, halimizi anlatmak için Yüzümüz kalmadı" 
Yine bin çeşit defter ortaya çıktı, 
Hakk'ın dileği ne ise sonunda o yazıldı. 
Alemi zulüm ve sapıklık kapladı, 
Köleler de bütün insanlara baş kesildi. 
Mundar ve temiz ayırt edilmez şekilde birbirlerine karıştı, 
Yemek için ise köpek Çağatay ortaya çıktı. 
Artık savaş başladı ve halk kaçma yolunu seçti; 
Öküzler, katır yerine konulup, arkalarma yük yüklendi.
 Bir kişi götürmek için hazır bir şey bulamaz, 
Bulduğu ise yalnız bir eski hasır parçasıdır. 

Lanetli Timur kendini büyük gördüğünden beri pek çok Altın ve gümüş bakır olarak anıldı.
Timur'un cevabı: 
Timur bu gelen beylere, "Ey beyler! 
Şimdi bu Yıldırım Han Allah yolunda çarpışan bir padişahtır. 
Siz ise bizim günahımız yok diyorsunuz. 

Padişahlar bir kimseyi sebepsiz yere, durup dururken incitmezler." der ve ayrıca, "Bir çok sebepleri de vardır. 
Sizden para istemiştir, biri budur. 
Biri, 'gelin bana hizmette bulunun.' demiştir. 
Biri de, 'Ben Tanrı yolunda düşmanla savaşacağım bana asker verin.' demiştir. 

Şimdi sizler bu söylediklerimi yerine getirmez iseniz, töreye göre, sizi incitirler. 
Sizin bu sözünüzün yalan veya gerçek olduğunu ne bileyim. 
Eğer doğru söylüyorsanız, padişahlar için bu gibi haller uygun düşmez. 
Eğer yalancı iseniz, sizlere de bu hal layık değil, bu ise padişahlara töhmet ve suç yüklemektir. 
Evvel elçi göndereyim de o padişahın ne olduğunu ve halini anlayayım, görelim ne cevap verecek" dedi. "

Elçi göndereyim" dediğini Germiyanoğlu işitince hemen, 
"Sultanım! Bu bizim halimiz iki şeyden uzak değildir. 
Sözümüzde ya gerçek veya yalan oluruz. 
Eğer gerçek ve doğru isek mürüvvet ve ihsan sana aittir.
Yok yalan söylüyorsak ülkeleri ele geçirmek o zaman padişahlara adettir, emirdir." dedi. 

Sonra Germiyanoğlu'nun sözüne "Elçi lazımdır" dediler. Göndermek için elçi hazırlıkları yapıldı. 
Bu sırada Timur, Sultan Ahmed'le Kara Yusuf'un Şam hapsinden kurtularak kaçıp Yıldırım Han'a vardıklarını işitti. 

Timur bu haber üzerine elçi göndermeyi, o beylerin hallerini bilmek ve Yıldırım'ın yanında kalıp kalmadıklarını öğrenmek için sonraya bıraktı. 
Az zaman orada kalıp gittiklerini öğrenen Timur, bunun üzerine, elçisini Yıldırım Bayezid Han'a gönderdi. 
SORU.-
O beyler orada iken Timur neden elçisini göndermedi? 
CEVAP.-
Timur, o beylerin gidip Yıldırım Han' ı kendinin üzerine kışkırtırlar düşüncesinde idi. 
Durumun böyle olmadığını anlayınca derhal elçi gönderdi. 
Elçi bir gün Yıldırım Han'a gelip vardı ve armağanlarını sundu. 

Yıldırım Han hiç iltifat etmedi. 
Hatta mektup ve armağanlarına bile dönüp bakmadı. 
Sonra kendi mühürlü cevap mektubunu yazdı, elçinin eline verip gönderdi. 

Elçi gidince Sultan Bayezid vezirlerine, "Timur'un üzerine gideceğim, çabuk hazırlanın. 
Onu vilayetinden çıkartmayacağım." dedi. 
Paşalar, "Devletli sultanımı Buna ne hacet, ordumuza niçin zahmet çektirelim, koyalım gelsin, ülkemize girsin. 

Onları o şekilde kralım da memleketlerine haberlerini yine biz gönderelim." dediler. 
Bütün beyler bu görüş ve tedbiri beğenip uygun gördüler. 
Böylece Sultan Bayezid kendi düşüncesinde yalnız kaldı. 
Hemen asker toplamaya başladılar. 
Timur çıkıp yürüdü. 
Bayezid Han da Vılkoğlu'na, "Gel!" dedi. 
Rumeli askerlerini topladı. 
Hazır vaziyete geldiler. 
Diğer yandan Timur, Sivas' a ulaştı ve savaşa başladı. 
Kalesini yıktı ve cebrle halkını esir aldı. 
Bunların durumu üzerine Mısır ordusu da Halep' e geldi. 
Bu haberi işiten Timur derhal Şam'a yöneldi ve Halep'e vardı. 
Halep civarındaki Mecnun Tabak Ovası'nda savaştılar. 
Türkmenlerin ihanetleri yüzünden Mısır ordusu Timur' a karşı dayanarnayıp bozuldu. 

Mısır sultanı kaçıp Mısır'a gitti. 
Halep' e varan Timur, halkın şehri vermemesi üzerine savaşa girişti. Pek çok insan öldü, sonunda şehri zulümle aldı ve zulmü son hadde ulaştı. 

Timur, kötüler içinde eşi olmayan bir kimse idi. 
Halep'ten Hama'ya ulaştı. 
Bu şehri de Halep'ten beter etti. 
Sonra Humus' a geçti. 
Orada bazı kabirler gördü ve bu mezarların kimlere ait olduğunu sordu. 
Halk, "Bunlar peygamberin, selam onun üzerine olsun, sahabelerindendirler. 
Biri bu ülkeyi fetheden Halit bin Velid'tir. 
Biri Ka'bülahbar, biri de Amr bin Ümeyye'dir." diye cevap verdi. 

ve "Gördüğün bu mezarların hepsi yüce peygamberin sahabeleridir" dediler. 

Bunları işitince Humus'un halkını esir etmedi. 
Fakat halkına güvenlik vergisi saldı. 
Hadsiz hesapsız mal aldı. 
Oradan Balbek' e geçti ve bu şehri de yağmaladı. 
Sonra Şam'a geldi. 
Halk şehrin kapılarını kapattı. 
Günlerce savaş yapıldı. 
Her iki taraftan da pek çok insan öldü. 
Sonunda Şam'ı yağma ettirdi. 

Yezid'in kabrini buldurup açtırdı. 
Kemiklerini yaktı ve kabre pislik doldurdu. 

Şam'a olan zulmü daha çok Yezid'in o şehirde yatmasmdan idi. 
Sonra oradan çıkıp tekrar Kara bağ' a geldi. 
Kışı orada geçirdi, baharla birlikte Anadolu tarafına yöneldi. 
Önce Erzincan' a geldi. 
İsfendiyar tarafından karşılandı. 
Timur'la birlikte Sarıkamış'a kadar geldiler. 
Bir gece Timur'dan izinsiz sessizce kaçtı ve tekrar Kastamonu'ya geldi. 

Timur da Ankara'ya yöneldi. 
Bu yanda Sultan Bayezid de önceki tedbirlerini ve yaptıklarını gözden geçirdi. 
Kendi vilayetinden olsun, diğer illerden olsun yazılı askerlerini çıkarttı. 
Ayrıca Ser ah ur da çıkardılar. 
İstanbul'dan bile çıkardı. 
Bu Anadolu illerinde serahur çıkarmayı, vezirlerinin marifetiyle Bayezid Han başlattı. 
Sultan Bayezid üç oğlunu yanına almıştı. 
Biri Aydın ili sancağı, 
Karasi sancağı ve Samhan sancağının idaresi elinde olan Emir Süleyman; biri Hamidili ve Tekeili sancağıyla Mustafa; biri de Amasya' da bütün Anadolu askerleriyle birlikte gelen Sultan Mehmed idi. 

Bütün bu toplanan askerler, Tatar olsun diğerleri olsun, hep birlikte padişahla yürüdüler. 

İki tarafın ordusu da Ankara'ya vardı. 
Timur perşembe günü sabah geldi ve yerini aldı. 
Bayezid de ikindi zamanında gelip yerleşti. 
Her iki ordu da birbirlerine karşı yer tuttular. 
Beri tarafta Timur önüne hendek kazdırdı. 
Cuma günü oldu, her iki tarafta da Cuma namazı kılındı. 

Sonra Sultan Bayezid sancaklarını çözdü, büyük davullar çalındı, saf saf alaylar bağlandı. 

İki ordu karşılaşınca Tatarlar hainlik yaptı ve Erzincan beyi Taharten tarafına geçti. 
Germiyan askeri de ihanet edip Germiyanoğlu'nun yanına vardı. 

Sözün kısası her vilayetin askeri kendi beylerinin bulunduğu safa geçtiler ve ihanet ettiler. 
Zaten bu beyler Timur tarafında yer almışlardı. 
Vılkoğlu maiyetindeki küffar askerleriyle görülmedik savaşlar yaptı. O da savaşta her tarafın işine geldiği şekilde hareket ettiğini görünce geri çekilip bir tarafa gitti. 

Sultan Bayezid'in oğlu Mustafa, atını terk ederek aradan kayboldu.

Emir Süleyman' ı paşalar alıp ara yerden çıkardılar. 
Böylece savaş meydanını terk etti ve bir tarafa gitti. 
Sultan Mehmed de Amasya askerini alıp Amasya'ya çekildi. Meydanda yalnız Bayezid Han ve ona bağlı askerler kaldı. 

Solak Karaca adında Sultan Bayezid'in bir adamı var idi. 
O sırada padişaha, "Hey Bayezid Han! 
Hani o güvendiğin oğulların nerede? 
Ya çok güvendiğin sancak beylerinle o sarhoş vezirlerin hani? 
Ne iyi yoldaşlık yaptılar." dedi. "
O topladığın malı oğlanlarıının rızkıdır diye harcamadın." Sultan Bayezid bu sözü işitince çok üzüldü. "

Bak, bana minnet edip dil mi uzatırsınız?" dedi. 
Atına vurdu ve askerin arasından yanındaki birkaç genç yaya o ve bir nice solaklada birlikte dışan çıktı. 

Çağatay ordusunun alaylarını birbirine kattı. 
Germiyanoğlu bu durumu görünce, "
Hey bu savaşan Bayezid Han'ın kendisidir. 
Fırsat bu fırsattır, çabuk durmayın" dedi. 
O anda sayısız asker Bayezid'in etrafını dört yanından sardılar, tutup Timur'a getirdiler. 
Amma atından indirmediler. 
Timur da görüp çağırarak, "Sakın atından düşürmeyin." dedi. 

Sonra, "Benim koltuğuma girin." diye buyurdu. 
Çünkü o zaman çadırında idi. 
Koltuğuna girip, "Han'ım ata bin." dediklerinde, Timur, "Hey kaltaklar! 
Ben ata binip nereye gideyim? 
Padişahların hareket etmesi doğru değildir." dedi. 
Yürüyerek çadırın kapısına geldi, 
Bayezid Han' ı da saygıyla attan indirdiler, 
Timur karşı vardı, görüştüler. 
Ondan sonra ikisi bir halının üstüne oturdular. 
Timur, "Asker artık savaşmayı bıraksın, muharebe etmesinler." dedi. 

Ancak her bir kişi kendi için çalışır, çalıp çırptığını ve elde ettiğini kazancı sayar, haram helal demeden toplardı. 

Şiir 

Bu kargaşa ve günaha iki kötürüm sebep oldu, 
Ayrıca şeytan da bu fitneyi güzel gösterdi. 
Anadolu ve Mısır ülkesi bu fitnenin ateşine yandı, 
Bu karışıklıkta neler neler oldu.

 
Gerçi bu işler yüce Allah' ın takdiridir, 
Ancak buna sebep bu iki kötürümdür. 
Bunlar nefislerinin istekleri doğrultusunda hareket etmişlerdir. 
Aşıki sen bu niyette olma, bu isteklerin hiç birine uyma. 

SORU.- 
Ey derviş! Sen o savaşta henüz yaratılmamıştın. 
Şimdi bu hikayeyi kimden duyup anlatırsın? 
CEVAP.-
Bursa'nın Koca Nayib diye anılan bir naibi vardı. 
O zat Sultan Bayezid'in has solaklarından imiş. 
O zaman Bayezid Han' ı tuttukları sırada orada imiş. 
Hatta Sultan Bayezid Akşehir' de öldüğü zaman da yanında bulunuyormuş. 
Ben bunları ondan öğrendim ve "Bayezid Han' a nasıl davranırlardı" diye sordum. 
O da, "Timur bir yürüyen taht yaptırmıştı. 
Onu kafes gibi iki at arasına yerleştirmişlerdi. 
Timur ne zaman giderse, Sultan Bayezid'i o tahterevanla kendinin önünden yürütürdü. 
Oturacakları zaman da çadırı önünde kondururdu" dedi. 
Bu koca Nayib dediğim kişi sonra Amasya'ya Sultan Mehmed'in yanına vardı. 
Sultan Mehmed ona Amasya hisarının dizdarlığını verdi. İhtiyarlayınca Sultan Murad onu Bursa'ya getirdi ve Bursa naipliğini verdi. 

Ben ne atlattımsa, onun söylediklerinden anlattım. 
Fakat onun hikaye ettiği şeylerin pek çoğunu, söz uzar diye söylemedim. 

Şiir 

Timur'un ettiği işi kafir bile etmez, 
onun elinden insanlar Erkek, hanım, kız oğlan neler çektiler bir bilsen. 
Müslümanları kırdı geçirdi, onun varacağı yer, gayesi de Ne idi bilinmiyor. 
Tekke, mescit, medrese, mektep yıktı, hatta Aydın ilinde bir kış geçirdi. 
Timur'un dünyada çok zulmü var, İnsanlar onunki gibi zulüm görmediler.

 
Hangi ile ayak bastı ise hepsi yıkıldı, 
Genç ihtiyar bütün insanların dişleri döküldü.
Sonra Timur her vilayeti yine beylerine verdi. 
Osman ülkesini de Tatar' a bıraktı. 
Bayezid Han da bunu işitti. 
Timur zaman zaman giderken Bayezid Han' a gelip selam verirdi. Bir gün Sultan Bayezid Timur' a, "Timur Bey! Senden bir dileğim var" der. 
Bunun üzerine Timur, "
Dileğin ne ise söyle kabul ederim." der. 
Bayezid Han, "
Gel kerem et, senden istediğim Tatar'ı bu ülkede bırakma, alıp birlikte git." deyince Timur, "
Öyle olsun, sözünü kabul ettim. 
Semerkand' a vardıktan sonra, seni tekrar ülkene göndereceğim. 
İşte o zaman Tatar seni memleketine getirecek." der. 

Bayezid Han Semerkand'a gideceğini işitince çok üzüldü. 
Kendi işini kendi bitirdi. 
Timur kendi ülkesine doğru yola çıkınca bütün Tatarları sürdü. 

Kırşehri'ni, Sivrihisar'ı ve Beypazarı'nı Karamanoğlu'na verdi. 

Kastamonu, Çankırı ve Kalecik'i tekrar İsfendiyar'a bıraktı. 
Bayezid Han ölmüştü. 
Fakat Timur, Bayezid Han'ın oğlanlarından birinin kendine gelmesini ve Sultan Bayezid'in ülkesini de ona vermeyi umuyordu. 

Oğlanlarından hiçbirinin gelmediğini görünce, Karamanoğlu'na verdi ve bu ülkeden çıkıp gitti. 
Bu hadise tarih olarak hicretin sekiz yüz dördünde (M. 1402-3) gerçekleşti

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

Yorum Gönder for "YILDIRIM BEYAZIT VE TİMUR "