ARAP İHANETİ BAŞLADI ÇÖLLER KANA BULANDI

ARAP İHANETİ BAŞLADI ÇÖLLER KANA BULANDI 

Arap ihaneti ..

11 Haziran 1916 da başladı Arap isyanı .. Bazıları der ki Araplar Osmanlıya ihanet etmedi eziyet etmedi , külliyen yalandır , Arapları  Hala kavmil Necip ve üstün görenlerin hezeyanıdır bu tez  .. ihaneti ve mezalimi bizzat dedenden dinlemiş biriyim  .. uzun yıllar Arapların esir kampında zulüm görmüştü .. savaş hatıralarını ağlayarak anlatırdı .. Arap ve İngiliz ortaklığında ki esaret günlerinde , her gece sabaha kadar insan dışkılarının toplandığı foseptik çukurlarına nasıl atıldıklarını , sabah çukurdan çıkar çıkmaz sıcaktan üzerilerine yapışan bokların kuruyarak nasıl bir kabuk oluşturduğunu , akşama kadarda bu kabukları yolmakla geçirdiklerini anlatırdı .

Dini bütün ve inançlı bir kişi olan dedem Araplardan gördüğü bu mezalim nedeni ile öylesine kırgın ve kızgındı , hali vakti yerinde olmasına rağmen haç farizasını yerine getirmedi

Bu kısa anektodtan sonra Arap isyanını anlatalım

Arap isyanı

Halife ve Sultan Mehmet Reşat'ın yerine İngilizleri seçen Şerif Hüseyin in ihanetidir Arap isyanı 

11 Haziran 1916 Cumartesi günü sabah saat üçbuçukta Mekke’deki kışlalara ve Hamidiye Hükümet Konağı’na karşı şiddetli bir ateş başladı.
Türk askerleri oldukları yerde kuşatıldılar.
Mekke’ye hakim bir tepede bulunan Ecyad Kalesi’nden binalara Türklerin top ateşi başladı.
Muharebede bütün gün akşama kadar devam etti...
Kale ve kışla hala direnmekte, mahalleler ve Mescid-i Haram’a ateş yağdırmaktaydı. Kabe’ye de iki top mermisi düştü.

Kabe’nin örtüsü tutuştu. 

Halk top ateşi ve mermi yağmuru altında yangını söndürmeye çalıştı. 

Çatışmalar günlerce devam etti...

Ecyad Kalesi, yirmi beş günlük kuşatma ve savaştan sonra Ramazan’ın dördüncü günü öğlen düştü.”

1916 Ramazan’ın beşinci günü Cidde’de çıkan El Kıble gazetesi Şerif Hüseyin’e bağlı kuvvetlerin Mekke’yi Türk askerlerinden nasıl aldığını böyle anlatmıştı.

Arap Ayaklanması I. Dünya Savaşı sırasında Haziran 1916 tarihinde Yemen'de Aden, Suriye'de Halep'i kapsayan bağımsız ve birleşik Arap devleti yaratma amacıyla Şerif Hüseyin bin Ali tarafından başlatılmıştır.

Arap Ayaklanması, I. Dünya Savaşı sırasında, 1916 yılında, İngilizlerin kışkırtmasıyla meydana gelmiştir. 

Sonuç olarak Osmanlı yenildi ve .

Arabistan İngilizler ve Fransızlar arasında bölüşüldü.

FAHRETTİN PAŞA'NIN MEDİNE'Yİ MÜDAFASI

Osmanlı Devleti’nin genel yenilgiyi kabul etmesinin ardından imzalanan Mondros Mütarekesi’nin 16. maddesi gereği Medine’nin derhal teslim edilmesi gerekiyordu.

Fahrettin Paşa bu karara uymadı. 

Tam 72 gün daha Medine’yi savundu, teslim etmedi. 

Yiyecek, ilaç, cephane bitmişti. 

Fahrettin Paşa, halka ve askere daha fazla zarar gelmesin diye Medine’yi teslim etti, esir alındı. 

Önce Mısır’a sonra Malta’ya gönderildi. 

Malta’da kurtulduktan sonra Milli Mücadele’ye katıldı

Araplar Osmanlıyı hep içerinden ve arkadan vurdu sinsice 

Güney Irak’ta Ahad adını taşıyan gizli bir ihtilal örgütü kurulmuştu. 

Bu örgüt Arap’lardan, daha doğrusu Osmanlı ordusunda görev yapan Arap subaylardan kurulmuştu. 

Bu subaylar teşkilata yeminle katılıyorlardı. 

Gayeleri üniformasını giydikleri Osmanlı ordusundaki her türlü askeri sırları elde etmek ve Arap halklarının Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanacakları zaman bu sırları silah olarak kullanmaktı. 

Ahad’ın yanı sıra Suriye’de de benzer bir örgüt kurulmuştu. 

Tek gayeleri Osmanlı’yı parçalamak ve Türkler’i Arap topraklarından atmaktı. 

Bu gayeye erişmek için Avrupa’dan da yardım alacaklardı. 

İngiltere, Osmanlı’ya karşı Arap İttifakı’nın önderliğini yapıyordu.
 

Arap kökenli Albay Yasin Hilmi de Osmanlı’nın 8. Kolordu Komutanı’ydı. 

Şam düştüğünde Albay Yasin Hilmi anında saf değiştirmiş, 

Arap hükümetinin Genelkurmay Başkanı olmuştu. 

Albay Yasin Hilmi’nin Suriye Genelkurmay Başkanı olana kadar Osmanlı ordusu hakkında düşmanlara bilgi verip vermediği de düşünmeye değer bir soru olacaktı.

Yarbay Nasuhi Bey de Osmanlı 7’nci Tümen Komutanı’ydı. 

Şam’dan tahliye sırasında Osmanlı üniformasını çıkarmış ve Arap üniforması giymişti. 

Hele ki Filistin cephesi

Esir Osmanlı askerlerinin , karınları deşilerek midelerinde nişan yüzüğü arama vahşetleri , esir askerlerin gözlerinin körleştirildiği yazılı tarihtedir .

Osmanlının son zamanlarında arkadan vurarak , 

Cumhuriyet dönemine ise ayrılıkçı terör örgütlerine destek vererek her daim düşmanca bir tavır almıştır .

Düşmanlığı hep sinsicedir .

 

Bu gün çektikleri çile .

Osmanlı Türküne yaptıkları ihanetin bedelidir.

Hiç gün yüzü görmediler , görmeyecekler ..